Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi
Çok eski zamanlardan beri insanlar birçok ruhsal problemlerin cevaplarını yaratıcılıkta ve sanatta buldular. Zaten yüzyıllar sonra bilim adamları, bir kişinin yaratıcı aktivitesinin, zihinsel ve fiziksel gücünü geri kazanmasına ve sonuç olarak birçok rahatsızlıktan kurtulmasına yardımcı olduğunu kanıtladılar. Sanat terapisi böyle ortaya çıktı ve sanatsal yaratıcılık yoluyla bir tedavi yöntemi olarak benimsendi.
Sanat terapisi bir yöntem olarak ağrısızdır, pratikte hiçbir kısıtlaması yoktur. Psikoterapini hemen hemen tüm alanlarında, pedagoji de, sosyal hizmette ve farklı yaşlarda kullanılmaktadır. Hemen hemen tüm rehabilitasyon, psikolojik tedavi ve adaptasyon yöntemleriyle birleştirilmiştir.
Sanat terapisinde dans ve kahkahanın yaşlı bir insanın hayatına kattığı faydalardan bahsetmemek mümkün değildir. Sanatta özellikle müzik toplumda her zaman özel bir rol üstlenmiştir. Eski zamanlarda müzik ve tıp merkezleri, insanları özleme, sinir bozuklukları, kalp ve damar sistemi hastalıklarına karşı tedavi etmiştir. Müzik, insan zekâsından sorumlu hücrelerin büyümesini hızlandırarak entelektüel gelişimi etkiler. Pisagor okulunda matematik derslerinin beynin verimliliğini ve zihinsel aktivitesini artıran müziğin sesine göre düzenlenmesi tesadüf değildir.
Pek çok insan hiçbir yeteneği olmadığına ikna olsa da, yeteneklerini geliştirebilir. Aslında, her insan yeteneklidir. Ancak insanlar genellikle bir şeyler yapmaya başlamaktan bile çekinirler. Yaratıcılıkta en önemli şeyin sonuç değil, yaratıcı sürecin kendisi olduğunu anlamak önemlidir. Herhangi bir yaratıcı aktivite sırasında, kişi büyük bir enerji artışı alır ve kendini daha mutlu hisseder. Bu duygu, olağan yaşam tarzlarındaki bir değişiklik veya dinamiklerinin seviyesindeki bir değişiklik nedeniyle bazen üzgün ve yalnız hisseden yaşlılar için özellikle önemlidir.
Çocuklukta müzik aleti çalmayı öğrenmenin beyne ömür boyu fayda sağlamasına ek olarak, bir yetişkinin de müzikle uğraşması hafızayı güçlendirir ve bilişsel kaybı azaltmaya yardımcı olarak beyin fonksiyonlarını da iyileştirebilir. Müzikle uğraş, doğaçlama, ezberleme, ritim duygusu işitsel belleği geliştirir ve daha ileri yaşlarda bellek kapasitesinin güçlenmesine yardımcı olur.
İşitme gelişimi...
İşitme gelişir ve iyileşir. Hem müzikal işitme, hem de fizyolojik performansın iyileştirilmesini sağlar.
Nefes alma...
Özellikle yaylı veya nefesli çalgılar grubundan müzik aletleri çalarken, nefesin izlenmesi, hissedilmesi gerekir. Bu, bir bütün olarak tüm akciğer sistemi üzerinde çok olumlu bir etkiye sahiptir.
Şarkı söylemek...
Akciğerleri geliştirirken de faydalı bir etkiye sahiptir. Gövde kasları ve diyafram, şarkı söylerken daha yoğun bir modda çalışır. Bu, vücuttaki kan dolaşımını ve çeşitli metabolik süreçleri uyarır ve ayrıca safranın durgunlaşmamasını sağlar.
Motor becerilerinin gelişimi...
İnsanlar çeşitli müzik aletleri çalarken ellerini kullandıklarından bu, konuşmadan sorumlu olanlar da dâhil olmak üzere beynin ilgili bölümlerinin çalışmasını uyarır. Yaşlıların çeşitli enstrümanları çalma becerisine teşvik edilmesi ve geliştirilmesine yardımcı olunması gerekmektedir.
İnsanlarla gruplar halinde müzik çalmanın birlik, sıcaklık ve bağlantı hissetmeye yardımcı olduğunu anlamaya değer. Müzik ve dans insanları birleştiren uluslararası bir dildir. Ortak aktivite bir araya getirir ve benzer düşünen insanlardan oluşan bir çevrede hissetmesini sağlar. Özellikle yaşlılık çağındaki insanlar için diğer insanlarla ortak faaliyetlerde bulunmak önemlidir. Bu onlara ihtiyaç duydukları birçok duyguyu verir, sosyalleştirir.
Ayrıca insanın yaşı ilerledikçe metabolizmanın yavaşlaması sonucu fazla kilolar da alınmaktadır. Buna karşı tabii ki spor yapma, yürüyüş, dans etme, aerobik, fitness gibi aktiviteler zamanı bu aktivitelerin müzik eşliğinde yapılması hem fiziksel olarak hem de ruhen daha çok fayda görmemizi sağlar.
Müzikle uğraşma hem estetik hem de ruhsal gelişimdir. Müzik soylulaştırır, insanları daha kibar, daha nazik yapar. Ve çok daha fazlası...